İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan polisler Hakan A., Onur Ü. ile Muhammet O. Ses ve Manzaralı Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Şikayetçi Ezgi Sevgi Can ile tarafların avukatları da duruşmada hazır bulunurken; sanık polis Soner G. ve eksper Zafer K. ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada, Onur Yaser Can’ın arkadaşları şahit olarak dinlendi. Üniversiteden arkadaşı Selda Taşkın, Can’ın hayat dolu biri olduğunu, İstanbul’da gördüğünde eski sevinci olmadığını söyledi. Taşkın, Can’ın gözaltında alındığında çıplak arama yapıldığını, aşağılandığını, ikinci defa karakola çağrıldığını, söylemediği şeylerin altında imzası olduğunu aktardığını söyledi. Arkadaşı İbrahim Özgün de Can’ın takip edildiğini söylediğini, polisin arkadaşlarına, işyerine ve yakınlarına da baskı kuracağını aktardığını belirtti.
ONUR YASER CAN’IN NARKOTİK ŞUBEDEKİ İMAJLARI İZLETİLDİ
Can ailesinin avukatları evraka, sanık polislerin Onur Yaser Can’ı gözaltına alarak Narkotik Şube Müdürlüğü’ne götürdükleri ve tabip muayenesine götürdükleri şimdiye kadar ortaya çıkmamış manzaraları sundular. Kelam konusu görüntü duruşma salonunda izletildi. Avukat Tuğçe His Köksal bu görüntünün şimdiye kadar ortaya çıkmadığını belirterek imgelerin sanıkların sorumluluktan kaçınmak için gerçeğe muhalif beyanlar verdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Köksal, mahkemenin bir evvelki duruşmada azap, eziyet ve intihara yönlendirme hareketleriyle ilgili kabahat duyurusunda bulunmama kararını hatırlatarak mahkemenin görüntüyü yeni kanıt kabul kabul ederek hata duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi.
SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI
Görüntülerin izlenmesinden sonra duruşma savcısı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, Onur Yaser Can’ın üzerinde 10.8 gram esrar bulunduğu, 2 Haziran 2010’da “Uyuşturucu husus bulundurmak” hatasından tahkikat yapılması talimatı verildiği ve gözaltına alındıktan sonra 3 Haziran 2010’da hür bırakıldığı belirtildi. Mütalaada, 23 Haziran 2010’da Onur Yaser Can’ın yüksekten düşme sonucu hastaneye kaldırıldığını ve sonraki gün hayatını kaybettiği anlatıldı. Can’ın vefat etmeden evvel bıraktığı ve konutta bulunan notta kendisinin soyulduğunu, çırılçıplak kaldığını, işyeri numarası ve adresinin alındığı, hür kaldıktan sonra tekrar arandığını ve çağrıldığını belirttiği aktarıldı. Önüne getirilen evrakların imzalatıldığını belirttiği kaydedildi. Mütalaada, 4 sanık polisin, “İştirak halinde birden fazla resmi evrakta zincirleme olarak resmi dokümanda sahtecilik” ve “Resmi belgeyi bozma” kabahatlerinden başka ayrı toplam 7 yıl 6 aydan 27 yıl 7 aya kadar mahpus istemiyle cezalandırılmaları talep edildi. Uzman olan sanık Zafer K. için ise gerçeğe ters uzmanlık yapma, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme yahut gizleme hatalarından kamu davası açıldığı, lakin sanığın öbür sanıklar ile irtibatını gösteren kanıt bulunmadığı belirtilerek beraati istendi.
“SUÇLARI SALT EVRAKTA SAHTECİLİK DEĞİLDİR”
Mütalaadan sonra kelam verilen Ezgi Sevgi Can, “13 yıldır iğneyle kuyu kaza kaza bu sürece gelindi. Ailemin, annemin ve babamın oğullarının hayat hakkı ihlal edilirken nasıl yıprandıklarının şahidiyim. Bu süreçte onları öldüren şey yalnızca evlat acısı değil, işlemeyen adaletti. Onların acısına su serpen bir karar olsaydı şu an ortamızda olacaklardı. Anne babamın hayatına mal olan bir uğraşla bugüne gelindi. Hataları salt evrakta sahtecilik değildir. Bu öykünün öncesi ve gerisiyle değerlendirilmesini talep ediyorum. Bir evvelki orta karardan dönmenizi ve azap tarafından kabahat duyurusunda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmenizi istiyorum. Yalnızca Yaser Can ölmedi, Hatice Can, Mevlüt Can da öldü” dedi.
DURUŞMA SON SAVUNMALAR İÇİN ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarına mütalaaya karşı son savunmalarını yapmaları için mühlet verdi. Heyet, polislerin ‘işkence’ ve ‘intihara yönlendirme’ hareketleriyle ilgili kabahat duyurusunda bulunulması talebinin kararla birlikte kıymetlendirilmesine karar verdi. Duruşma ertelendi.
“DAHA UMUTLUYUZ”
Duruşma sonrasında basın mensuplarının soruları üzerine açıklama yapan Ezgi Sevgi Can, savcının sanık polislerin “evrakta sahtecilik” cezalandırılması istikametindeki mütalaasını olumlu bulduklarını ve “işkence” kabahatinden mahkemenin kabahat duyurusunda bulunma taleplerinin değerlendirilmesini de çok kıymetli bulduklarını belirterek “Daha umutluyuz” dedi.