ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Şampiyon Galatasaray bu dönem 22. kere bu unvanı kazandı. Kulüpler, her beş şampiyonlukta bir, formalarına, armalarına, markalarına bir yıldız daha ekliyorlar. Kıymetli bir moral, güç, üstünlük bu… Taraftarın, topluluğun moralini yüksek tutuyor, ruhunu okşuyor, rakipleri karşısında bir güç gösterisi oluşuyor.
Galatasaray 20. şampiyonluğunda 4. yıldızı takmıştı. 25. şampiyonluğunda da 5. yıldızı takacak. Artık 22. şampiyonlukta… 5. yıldızı takmak için gerekli olan 5 adımın ikisini attı, geride yalnızca 3 adım kaldı. Şu imgesi ile 5. yıldıza en yakın ekip kesin olarak Galatasaray… Fenerbahçe, 19 şampiyonlukta ve 4. yıldızı takabilmek için bir şampiyonluğa daha muhtaçlığı var. 5. yıldız derseniz, bu gayeye Galatasaray’ın 3 adımı kalmışken, Fenerbahçe’nin 6 adımı var. Sonuçta bir şampiyonluk serisine bağlamazsa Galatasaray’ı yakalaması çok sıkıntı, neredeyse mümkün değil…
Üstelik ülkenin en oturmuş, en kaliteli takımı Galatasaray’da… Ülkenin her kesimi önemli manada etkileyen önder hocası Galatasaray’da ve şampiyonun kasasına bu yıl çok büyük para girecek. Bu, şu manaya geliyor: Galatasaray güçlü takımını güçlü oyuncularla destek edecek ve gücüne güç katacak.
Fenerbahçe derseniz, çok külfetli geçen bir dönemin akabinde, grubun adeta zirveden tırnağa yenilenmesi gerekiyor. Büyük grupta büyük oyuncuların oynayacağı, bu “sıradan” ekiple şampiyon olunamayacağının idare tarafından kabul edilmesi gerekiyor… Üstelik para yok, para olsa UEFA’dan rahat transfer için müsaade yok. Transfer için müsaade çıksa bu transferlerde “tam isabet” yok.
Beşiktaş’a bakarsak yolu daha çok uzun… Şimdi 16. şampiyonlukta… Bırakın 5. yıldızı, 4. yıldızı takabilmesi için daha 4 yıla muhtaçlığı var. 5. yıldız derseniz, şimdi Kaf Dağı’nın arkasında…
Beşiktaş’ın sorunu da büyük… Şenol Güneş sonrası ne olacak, gelecek hoca ne yapacak, yaşlı takım nasıl revize edilecek, para meşakkati nasıl aşılacak, tribünlerde idare aleyhine başlayan reaksiyon nasıl önlenecek?
Ortada çok açık bir gerçek var. Galatasaray, takımıyla, kalitesiyle, hocasıyla, parasıyla, tüm koşullarıyla Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın çok önünde… Gelecek yıllar ve 5. yıldız çok önemli biçimde Galatasaray’a göz kırpıyor.
Ekibin uygunsa korkma
Galatasaray’ı şampiyonluğa götüren yolda çok kıymetli kırılma noktaları var. Lakin devre ortasında Türkiye’nin bilmediği, tanımadığı iki stoper Luyindama ve Marcao’nun transferi, şampiyonluğa giden yolun en kıymetli, en tesirli adımı oldu.
Bizim kulüpler artık scout takımlarının değerini öğrenmeli… Bizim kulüpler artık “düşüşe geçen, 30’unu çoktan aşmış, artık forma bahtı bulamayan” oyuncuları milyon dolarla transfer etmek yerine, kulaktan dolma değil, önemli bilgilerle istim üstündeki futbolcuları bulmalı…
Galatasaray Onyekuruları, vaktinde Rodriguesleri, bugün pahası 30-40 milyon eurolarla ölçülen Telllesleri, devre ortasında Luyindamaları, Marcaoları bulup getiriyorsa, siz niçin bulamıyorsunuz, sizler niçin alamıyorsunuz?
Şunu kesin olarak gözlemledim ve öğrendim; Çok yeterli, çok meslekli, çok bilgili, dünyaya çok hakim bir scout grubu olmayan kulüp asla uygun transfer yapamaz.
Ne İsa’ya ne Musa’ya!
Galatasaray’da Fatih Terim 9 dönemin 8’ini şampiyonlukla bitirip büyük bir muvaffakiyete imza atarken, Abdurrahim Albayrak yönetici olduğu 6 dönemde 6 şampiyonluk yaşadı. Yani boşu yok.
Bu tesadüf olamaz… Ortada bir maharet, çok değerli bir muvaffakiyet var. Albayrak buna karşın transfer yapmıyorlar diye kendi seyircisinden, “konuşursam” diye başlayıp konuşmadığı için rakip topluluklardan çok reaksiyon gördü. Sonuçta bu kadar muvaffakiyete karşın ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya…
‘Kamçılı Adam’a muhtaçlık var
Umarım Nihat Özdemir bunları uygulayacak gerçekçi bir idare ve ilgili konseyleri oluşturur. Dilerim, süreksiz de olsa “nezaketini” bırakıp kamçıyı eline alır.
TFF Başkanlığına kesin gözüyle bakılan Nihat Özdemir, ülkenin en kıymetli, en başarılı iş adamlarından biri… Özdemir’in iş hayatını bilemem. Lakin özel ve toplumsal ömründe, futbol dünyasında “Nihat Abi” diye anılır. Sevilir, hoşgörülüdür, tansiyonu sevmez, öfkenin uzağındadır, uzlaşmacıdır, tahlil arar, insanlara yardım etmeyi sever, tam bir hatır-gönül adamıdır.
Özdemir’in bu özellikleri ve hoşlukları, bizim “öfkeden, tansiyondan, kavgadan” beslenen futbol dünyamızı düzeltmeye, adil ve hakça bir yarışın gelmesine, futbolun huzur bulmasına, kamu vicdanının rahatlamasına kâfi mi? Herkesin kendi adaletini aradığı, hak ettiğinden fazlasını almak için yapmadığını bırakmadığı bir ortamda, futbolu yönetmek, düzeltmek ve kuralları yerleştirmek için en azından başlangıçta “Kamçılı adam”a gereksinim var. Umarım futbolun “Nihat Abi”si bu gerçeklerin farkındadır. Mesela aklıma gelenleri çabucak sıralayayım:
-TFF’nin her idaresinde dört büyük kulüpten birer lider vekili var. TFF, dört büyüğün avukatlık ofisi değil ki? Umarım yeni idare oluşurken, bu saçma ve TFF’nin tarafsızlığına önemli manada gölge düşüren uygulama kaldırılır. Ayrıyeten geride kalan 14 kulüp bu uygulamaya nasıl reaksiyon vermiyor, şaşkınım.
-Tarafsız kalamayan, üstündeki formayı bir türlü çıkaramayan tek bir kişi, mesleği ve mahareti ne olursa olsun, TFF’nin hiçbir konseyinde yer almamalı…
-TFF İdare Şurası niye daima iş adamlarından kurulur? Bu idarelerin içine, futbolun akil adamlarının, teknik adamlarının, hatta alanlardan gelmiş, başı çalışan, futbolu yönlendirme hüneri ve bilgisi olanların girmesi gerekmez mi?
-Türk futbolunun en büyük kederi üzere görünen MHK konusunda kesinlikle alışılmışın dışına çıkılmalı ve denenmişlerin tekrar vazifeye gelmesi yerine, Erman Toroğlu, Ahmet Çakar üzere, varsa gibisi isimlere, yani “güce tapmayanlara” Türk hakemliği emanet edilmeli… Bu isimler bu bahiste ikna edilmeli… TV’lerden aldıkları maaşların iki-üç katı verilmeli… Türk hakemliğinde kökten bir paklık, kökten bir yenilenme için bu türlü bir uygulama kesinlikle yapılmalı…
Liyakat gerekli
-Kabul edelim ki TFF’nin idari ve teknik takımlarında “torpilden” geçilmiyor… Liyakat değil, sadakat dikkate alınıyor. Çok ağır, çok baskıcı bir hatır-gönül işi var. Bilhassa ulusal ekibin alt takımlarına kesinlikle işini çok âlâ yapan, liyakat sahibi hocalar gelmeli…
-Türk futbolunun altyapısı efsane bir hocaya teslim edilmeli… Gençlerin inanacağı, güveneceği, hürmet duyacağı ve etkileneceği bir hocaya… Bu hoca, gerekirse yanına Türkiye’nin çok kıymetli futbolcularını da alarak ülkenin dört bir yanını dolaşmalı, çok önemli bir futbol seferberliği başlatmalı…
-Kulüplerin altyapıları kesinlikle TFF tarafından denetlenmeli… Altyapılarda çalışan hocalara muhakkak bir meslekte olma kuralı getirilmeli…
-Yabancı futbolcu sayısını sınırlamaktan çok, altyapılardan gelecek futbolcuların muhakkak sayıda maç takımlarına alınmaları konusunda ısrarcı olunmalı ve bunu uygulamak için hiç taviz vermeden kulüplere dayatma yapılmalı, uymayana caydırıcı cezalar verilmeli…
-Kulübe, koridor terörü, tribün olayları tekrar hortladı. Gözünün önündeki olayı görmeyen, görse de yazmayan, yazamayan temsilciler, hatta gözlemciler süratle futbol dünyasından temizlenmeli…
-Türk futboluna dünya para aktaran ve futbol iktisadının vazgeçilmezi olan yayıncılar, yayın talimatı ile kesinlikle muhafaza altına alınmalı… Bugün ülke futbolu istediği vakit yayına gelen, istediği vakit gelmeyen hoca ve futbolcularla dolu…
Almanya, İngiltere, Fransa üzere liglerde yayın talimatı önemli biçimde uygulanırken ve uymayanlara çok ağır cezalar verilirken, bizdeki komik ve caydırıcılıktan çok uzak cezalar kesinlikle revize edilmeli… Herkesin kendi kuralını uygulaması engellenmeli…
-Başkanların, yöneticilerin, teknik adamların, futbolcuların ortamı “yay” üzere geren, büsbütün kendi çıkarlarına yönelik, karşılarındakini adeta amaç gösteren abuk-sabuk açıklamaları kesin olarak engellenmeli…
Nihat Abi, umarım bunları uygulayacak gerçekçi bir idare ve ilgili kurulları oluşturursun. Dilerim, süreksiz de olsa “nezaketini” bırakıp kamçıyı eline alırsın. Yolun açık olsun Nihat Abi…
Fenerbahçe bin pişman
Fenerbahçeli Frey, “Kariyerimi tehlikeye attım. Fenerbahçe’ye geldiğim için pişmanım” demiş. Vah vah… Sen pişmansan, seni alan F.Bahçe bin pişman…
Çalmazsanız, çırpmazsanız!
Rizespor’un orta transferde 60 bin euroya bonservisi ile birlikte aldığı sol bek Meljnak, Hırvat Ulusal Takımı’na çağırıldı. “60 bin euroya futbolcu mu olur?” diyebilirsiniz fakat çalmazsanız, çırpmazsanız, taklacı menajerlere teslim olmazsanız bal üzere alınır.
Aklımızla dalga geçmeyin
Maçtan sonra “Silahım olsaydı hakemi vururdum” diyen kulüp lideri 11 gün ceza aldı. Bu TFF bizim aklımızla dalga geçiyor olmalı…