Akar, bir televizyon programda soruları yanıtladı, gündeme ait açıklamalarda bulundu.
Yeni askerlik sistemini kapsayan ve TBMM’ye sunulan kanun teklifinin temel gayesinin sorulması üzerine Bakan Akar, TSK’nın ülkesinin, milletinin birliğini, vatanının güvenliğini, hak ve menfaatlerini korumak ve kollamakla görevli olduğunu hatırlattı.
Akar, bu kapsamda FETÖ, PKK/YPG, DEAŞ ve öbür terör örgütleriyle mücadelenin artan bir tempo ve kararlılıkta devam ettiğini, bununla birlikte 462 bin kilometrekarelik mavi vatanda da ülkenin hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli misyonların muvaffakiyetle yerine getirildiğini söyledi. Bu vazifelerin yerine getirilmesinde işçi ve lojistik olmak üzere iki temel konunun olduğunu belirten Akar, işçi teminine, yetiştirilmesine, eğitimine ait 1927’den beri devam eden kanunla bugünlere kadar gelindiğine dikkati çekti.
Akar, değişen kaidelere ve gereksinimlere dikkati çekerek, “Bütün bunları göz önünde tutmak suretiyle yeni bir askerlik sistemine gereksinim olduğu ortaya çıktı.” diye konuştu.
Yeni sisteme yönelik alınan bir örneğin olup olmadığı sorulan Akar, şunları söyledi:
“Biz bütün modelleri gözden geçirdik. Asıl temel olan bizim ulusal ve tarihi kıymetlerimiz üzerinden de hareket ettik. Ortaya koyduğumuz, kurguladığımız bu sistem olabildiğince yeni bir sistem. Islahat, büyük bir yenilik denilebilir. Aslında bunun temelleri hem bizim tarihimizde var hem de çağdaş ordularda bunlar kullanılmakta. Biz bunları birleştirmek suretiyle büsbütün kendimize has bir sistem oluşturmaya çalıştık. Oluşturduğumuz sistemin temelinde ise içinde bulunduğumuz bu hassas durumda TSK’nın muhtaçlıklarının faal formda karşılanması var. Bizim temel emelimiz bu. Burada rastgele bir aksaklığa eksikliğe meydan vermeden bu gereksinimin karşılanması. Ekonomik ve faal bir şekilde karşılanması. Bunun için çalışıyoruz.”
“İhtiyaçlarımızı karşılamayı çeşitlendiriyoruz”
Bakan Akar, yeni sistem hazırlanırken gençlerin ferdî, mesleksel ve eğitim alanlarındaki muhtaçlıklarının da göz önünde tutulduğunu tabir ederek, yeni sistemle TSK’nın gereksiniminin karşılanması başta olmak üzere öngörülebilir; süreklilik, eğitim, mesleksel ve toplumsal gelişim gereksinimleri ile eğitimli insan kaynağının aktif ve verimli kullanılmasını amaçladıklarını lisana getirdi.
Askerlik vazifesini çeşitli sebeplerle erteleyen 2 milyon 200 bin gencin olduğuna dikkati çeken Akar, her sene yaklaşık 700 bin gencin de askerlik çağına geldiğini anlattı. Akar, bunların uygun bir biçimde askerlik hizmetlerini yapmalarına çalıştıklarını, yeni askerlik sisteminde yükümlü kaynağının “yükümlü erbaş/er”, “yedek astsubay” ve “yedek subay” olarak sınıflandırılabileceğini, bunların yanı sıra bedelli ve dövizli askerlik uygulamalarının da yer alacağını söyledi.
Hulusi Akar, Türkiye’nin etrafındaki “ateş çemberine” dikkat çekilmesi ve yeni sistemle gelebilecek erken terhislerin risk oluşturabileceğine yönelik savların hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:
“Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bütün çalışmaları yaparken ulusal, manevi ve mesleksel kıymetlerimizi hep ön planda tutuyoruz. Olağan ki çağın araçlarından, getirdiklerinden istifade ediyoruz ancak hem tarihimizi hem milli/manevi hem de mesleksel kıymetlerimizi hiçbir vakit unutmadan, onları ebediyen göz önünde bulundurup, içinde bulunduğumuz şartlara, durumlara adaptasyonun da tam olarak sağlanması için gerekli uğraşı gösteriyoruz. Bu sistem kurgulandığı zaman bizim subay okullarımız, harp okullarımız, astsubay okullarımız ve öbür eğitim merkezlerimiz işlevlerini motamot devam ettirecekler. Bu yaptığımız sistemle, bu ana sistemi bunlar destek edecek. Münasebetiyle gereksinimlerimizi karşılamayı bir manada çeşitlendiriyoruz. Münasebetiyle rastgele bir halde bizim kaybettiğimiz, göz arkası ettiğimiz bir mevzu kelam konusu değil. Biz teamüllerimize, geleneklerimize, tüm kıymetlerimize bağlı olarak ve onları ebediyen göz önünde bulundurarak ilerlemeye çalışıyoruz.”
“Peygamber ocağı denilen Silahlı Kuvvetlerimizde o gelenek bozulmayacak değil mi” kelamlarına Akar, “Kesinlikle. Bunun üzerinde hassasiyetle duruyoruz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.” karşılığını verdi.
“Devam ettireceğiz”
Bakan Akar, yeni sistemin profesyonel orduya geçişin hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine, profesyonellik kavramının düzgün anlaşılmasının önemine değindi.
TSK’nın erbaş ve erbaş gereksiniminin tamamının profesyonel, paralı olmasını dilek etmediklerini vurgulayan Akar, Türk ordusunun “Peygamber ocağı” olarak anıldığını, ordu-millet geleneği bulunduğunu anımsattı.
“Bu bağlamda ismi ne olursa olsun büsbütün para karşılığı hizmet edenlerden müteşekkil bir ordu istemiyoruz.” diyen Akar, şöyle devam etti:
“Mutlaka bizim erlerimiz, Mehmetçik’imiz olacak. Bu anlayışı yaşatacağız. Profesyonellik dediğimiz uzman erbaş/erlerle yaptığımız çalışmaların bir orantısı olacak. O orantı aşikâr bir oranda takip edilecek, onu bozmayacağız. Bizim ebediyen bir tarafta bedelli, bir tarafta yükümlü olarak Mehmetçik’i biz Silahlı Kuvvetlerde hep görmek istiyoruz. İnşallah bunu devam ettireceğiz.
Akar, muharip birliklerin yüklü olarak kimlerden oluşacağının sorulması üzerine, bunun birliğin niteliğine nazaran değişeceğini söyledi. Komando tugaylarının büsbütün uzman işçiden oluşturulduğuna dikkati çeken Akar, “Karma bir sistem olarak tarihi gelenek, görenekler yaşayacak formda devam ediyor.” şeklinde konuştu.
Bedelli fiyatına (30 bin lira civarında) yönelik telaffuzlara ait Akar, şu açıklamalarda bulundu:
“Üniversitelerden takviye alarak yaptığımız projeksiyonlarda 15 bin lira alırsak ne olur, 20, 30, 40, 50 bin alınırsa ne olur diye birtakım örneklemeler yapıldı. Hem bizim gereksinimlerimizin karşılanması hem gençlerimizin ihtiyaçlarına karşılık verilebilmesi hem de ülkemizin ve milletimizin savunma ve güvenliğinin tehlikeye girmemesi için nasıl yapılabilir denildiğinde, en optimal rakam olarak 30 bin lira bulundu. Bu da devamlı tartışma konusu olmasın diye yapılan çalışmalarla kurala bağlandı. Genel tabir olarak söylemek gerekirse bir asteğmenimizin aldığı takriben 5 bin liralık maaşın 6 katı. Bu artık bir tartışma olmayacak, asteğmen maaşı artıkça bu da artacak.”
Bakan Akar, “Yeni sistemin Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir zafiyet yaratmayacağını çok net formda söyleyebilir misiniz?” sorusunu, “Gayet alışılmış. Bu konu çok detaylı bir formda bütün kumandan arkadaşlarımla bir arada ilgili subay, astsubaylarla, kıtalardaki arkadaşlarımla birlikte konuşulup, görüşülüp muhakkak nitelikleri, temelleri koruyacak bir halde yapıldı. Bunlar için de kâfi bir sistem.” biçiminde cevapladı.
Sistemin kendi kendine yeteceğini söz eden Akar, “Bedelli olarak ödenecek paralar öteki yere gitmeyecek. Birinci altı ayda harçlık, ikinci altı ay 2 bin lira civarında maaş alacaklar. Hakikaten seçenekleri geniş. Asılda rastgele bir formda değişiklik yapılmayacak. Temele rastgele bir ziyan vermeyecek, ülkemizin, milletimizin güvenliğine, savunmasına hiçbir halde halel getirmeyecek bir sistem kurgulamaya çalıştık.” diye konuştu.
S-400 tedariki
ABD’nin Türkiye’nin S-400 almasını istemediği ve bu mevzuda müddet verdiğine yönelik savlar aktarılan Bakan Akar, bu türlü bir müddetin kelam konusu olmadığını belirtti.
S-400’lerin ne vakit geleceğine yönelik soruya da Akar, “S-400’ün tedariki ile ilgili yaptığımız mutabakatlar, kontratlar çerçevesinde kimi ayrıntılar var. İlgili kurum, kuruluşlarımız bunlarla ilgili görüşmeleri sürdürüyorlar.” dedi.
Akar, S-400’lerin nerede konuşlanacağına ait soruyu, “Çalışılıyor.” diyerek yanıtladı. Bakan Akar, “Orada askerlerimiz eğitim görüyor değil mi?” sorusuna karşılık, “Oraya gidişler olacak, oradan da gelişler olacak. Bir sistem geliyor, yeni bir sistem, eğitim süreci, ahenk süreci var.” tabirini kullandı.
ABD’nin, S-400 tedariki nedeniyle Türkiye’ye yönelik yaptırım uygulaması durumunda alınacak önlemlerin sorulması üzerine Akar, şunları kaydetti:
“Varsayımlarla ilgili konuşmayalım. Biz şu anda bu faaliyetlerimizi bize verilen sorumlulukları tam olarak yerine getirecek formda sürdürüyoruz. Nedir bu? Bizim F-35’lerle ilgili ödememiz gereken para vardı. Bu parayı eksiksiz ödedik. Bizim bununla alakalı modül üretimine yönelik talepler vardı. Bunları yerine getirdik. Biz milletlerarası hukuk hem ikili bağlantılar bakımından bunları gerçekleştiriyoruz. Öteki taraftan Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim edilmiş 4 adet F-35 var. Bunlar şu anda ABD’deki üste faaliyetlerini sürdürüyor. 4 pilotumuzun eğitimi devam ediyor, şu ana kadar yüzlerce astsubayımız bakım kursu aldı ve döndü. Şu anda 37 çalışanımızın eğitimi devam ediyor. Öteki taraftan da F-35’leri konuşlandıracağımız Malatya’da da bize düşen vazifeleri eksiksiz yapıyoruz. İnşaatlar sürüyor, hangarlar hazırlanıyor. Hasebiyle olağan bir düzen devam ediyor. Bu tertibi takip ediyoruz.”
“Görev ve sorumluluklarımızı aksatmaksızın yerine getiriyoruz”
Bakan Akar, Türkiye’nin F-35 müşterek savaş uçağı projesinden çıkarılması durumunda, Rusya’dan SU-57 alınmasının düşünülüp düşünülmediğine yönelik soru üzerine Akar, “Onların hepsi varsayım. Biz, olağan ikili, çoklu ilişkiler çerçevesinde taahhütlerimiz var, mutabakatlar yaptık, protokoller var. Bunlarla alakalı bize düşen ne kadar vazife ve sorumluluk varsa bunları aksatmaksızın yerine getiriyoruz.” dedi.
Akar, “FETÖ ile gayrette gelinen durum nedir?” ve “TSK’nın büsbütün FETÖ’den arındırıldığını söyleyebilir misiniz?” sorularına şu karşılığı verdi:
“Silahlı Kuvvetler, bunlar temizlendikçe güçleniyor. Yargı ile temaslarımız, idari manada çalışmalarımız, istihbarat üniteleriyle temaslarımız sürüyor. Yeni bilgi, evrak çıktıkça bunlarla ilgili gerekli süreçleri tereddütsüz şekilde yapmaktayız. Bu gayretin devam ettiğini söyleyebiliriz. Büyük ölçüde temizlediğimizi, büyük ölçüde itimada dayalı ortam sağlandığını ve bu itimat ortamının da gerçekleşmesinin ardından nitekim bizim etkinliğimizin, caydırıcılığımızın ve saygınlığımızın da arttığını memnuniyetle görüyoruz.”