Sanatın ‘dobra’ kalemi Ayşegül Sönmez, klâsik yayıncılığın kalıplarına sığamamış bir isim. sanatatak.com’u kurmak istemesindeki en büyük motivasyonu da bu. Sönmez’den sanatatak.com’u dinledik.
– Altı yıl evvel bir online haber-yorum sitesi kurmaya nasıl karar verdiniz?
Sanat üzerine yazı yazmak isteyen ve uygun platformu bulamayanlara alan açmak istedim. Gazetelerde sanat sayfaları azalıyordu. Bize yer lazımdı. sanatatak.com’u böylece kurdum.
– Sanatatak.com bir periyot kendine ana-akım mecralarda yer bulamayan birçok genç müellife alan sağlayarak, kendi seslerini bulmalarına aracı oldu denilebilir mi?
Evet, hayli muharrir yetişti. Bu da çok güzel bir şey. Tenkit ve hazzı yan yana getirme sorunu değerli bir şey. Ben haz almadığım hiçbir iş yapmadım bugüne dek. Zira haz duyduğunuz bir aksiyonu gerçekleştirirken iş yapıyor üzere hissetmezsiniz kendinizi. Vaktin nasıl aktığı anlaşılmaz. Sanatatak’ı birinci kurduğumda sadece ben yazıyordum, sonra yavaş yavaş bir yapı ortaya çıktı. Lakin bu sabit bir yapı değil. Her an yıkılabilir, dönüşebilir bir yapı. Bir çeşit “anti-anıt”, “anti-sabit” bir oluşum.
– sanatatak.com, dijital kültür-sanat haberciliğinde kendini nasıl konumlandırıyor?
Ben her vakit yeni bir konum almak, yeni ufuklar açmak istedim. Ayrıyeten hiçbir vakit çağdaş sanatın memuru olmak istemedim. Yeni konumları yeni alanlarda aramak daha kıymetliydi benim için. Şayet sanat ve hayat birbiri içine geçecekse sanatın her alanına nüfuz etmek gerekliydi. O yüzden biz sanatatak.com olarak konser yapmaya başladık. Geçen yıl “Neşet Edenler Konseri” düzenledik. O konserde dinlediğimiz ‘Yolcu’ modülünden ilhamla da 16. İstanbul Bienali’ne paralel aktiflik düzenleyeceğiz. Bu aktiflikte, hem bir surf rock kümesi hem bir soprano hem de bir caz bestekarı ve icracısı olan sanatkarımız sahne alacak. Tıpkı vakitte bir stant de açacağız. Bunu da bana dijital çağ öğretti sanıyorum. Konseri tasarlarken bir sergiyi düşlemek. Sergiyi düşlerken konserin ortaya çıkması gibi… Hiperlink şekli kurgular yaratmayı dijital yayıncılıkla öğrendim aslında. Ana-akım yayıncılıkta bunlar ayıp şeylerdi. “Sıçraya sıçraya konuşma”, “Giriş-gelişme-sonuç” olsun… Bunların hepsi 21’inci yüzyılda yıkılan eski fikirler. Biz de sanatatak.com’da bunları kırmaya, bükmeye çabalıyoruz.
– Sitede yayımlanacak metinlerde nelere dikkat ediyorsunuz? Bir sanat eleştirisi nasıl kaleme alınmalı?
Ekipte uzun müddettir birlikte çalıştığım editör Ali Murat Ergül var. Yazarın/eleştirmenin kederi şu olmalı; bir tercüman olmak. Müzikten çağdaş sanata herkesin anlayabileceği bir tabirle çeviri yapmak. “Ben çağdaş sanatı anlamıyorum” diye bir şey yok. Herkes çağdaş sanatı anlar. Çağdaş sanata, anlamak-anlamamak üzerinden yaklaşmayı bırakalım. Sanat yapıtı, sadece kendisi için, izleyicisiz bir hâlde var olamaz esasen. Yapıtın benimle yani izleyiciyle var olduğunu düşündüğüm vakit, yapıtla münasebetimi kurmuş oluyorum. Tıpkı vakitte bir yapıtı anlayabilmek ve okura aktarabilmek de uygun bir mütercim olmayı beraberinde getiriyor. Güzel bir mütercim olmak içinse hayatın sunduğu tüm datalara açık olmak gerekli.
– Sanatatak.com yeni döneme nasıl hazırlandı?
Kurumlara özel gerçekleştirdiğimiz sekiz saatlik eğitimlerimize devam etmek istiyoruz. Yayınevimiz, mevcut ekonomik şartlar nedeniyle kitap basmaya orta verdi. Lakin sermaye sahipleriyle kurduğumuz iş birlikleri çoğalırsa hem Youtube kanalımızdaki çalışmalarımıza hem de kitap basmaya devam edebiliriz.