Psikolog Tuba Ertunç, “Ramazan ayı birliği, beraberliği yardımlaşmayı ve insanların kendi iradeleri ile yeme-içme üzere temel dürtülerini denetim altına aldığı, maneviyatın güçlendiği 30 günlük süreçtir. Yani Ramazan ayının insanların toplumsal, kişisel ve toplumsal yapılarına tesiri büyüktür” diye konuştu.
Psikolog Tuba Ertunç kelamlarını şöyle sürdürdü: “Oruç tutmak günlük rutinimizi etkileyebileceği üzere beşerde doğuştan var olan ve çabucak hemen herkesin yaşayabileceği temel hislerden biri olan sinirliliğe yol açabilir. Bu his hissedildiğinde değil saldırganlığa dönüştüğünde sorun teşkil
eder. Oruç ve öfke denetimi ortasındaki alaka üzerine yapılan bir araştırma, düşünülenin tersine oruç tutmanın, sakinleşmek için hoş bir araç olduğunu göstermiştir.
Araştırma sonuçlarını incelediğimizde öfkeyi denetim etme, öfkeyi içe atma ya da bastırma iştirakçiler tarafından yüksek oranda belirginleşirken, dışa yansıtılan öfkenin en düşük puan aldığı görülmektedir. Sonuç olarak oruç tutmanın öfkeyi denetim etme marifetinin gelişmesine tesirinin büyük olduğu söylenebilir.”
‘Psikolojik sıkıntılardan koruyor’
Ramazan ayının paylaşma hissini sevgi, hürmet, müsamaha ve empati marifetini geliştirdiğini söyleyen Ertunç, “Kalabalık iftar ve sahur sofraları, bazen dostların bazen de akrabaların konuk olduğu belirli bir vakit diliminde, tüm ailenin masa da yerini aldığı vakitlerde toplumsal içe dönüklük ve yalnızlaşma konusunda, kendini yalnız, bedelsiz ve yetersiz hisseden bireyler açısından, aile ve yakınların tesiri ile toplumsal hayatı canlandırma fonksiyonu görerek kişiyi yaşayabileceği depresyon ve kaygı üzere bozukluklardan koruyabilmektedir” diye konuştu.
Refah seviyesi yüksek olan insanların sahip olduğu şeyleri yalnızca Ramazan ayında gören ve yaşayabilen birçok aile olduğunu belirten Psikolog Tuba Ertunç şunları söyledi:
“Ramazan ayının birlik, beraberlik ve yardımlaşma üzere kıymetleriyle uygunlaştırıcı tesiri olduğu söylenebilir. Ramazan aktiflikleri, kalabalık iftar ve birlikte yapılan ibadetler, insanların kendilerini daha uygun hissetmelerine, toplumsal hisleri ve bağları güçlendirmelerine empati marifetlerini geliştirmesine tesiri çok büyüktür. Sonuç olarak bir ortada olmanın, yardımlaşmanın kültürel yapıya tesirinin ve topluma yerleşmiş olmasının bilhassa Ramazan ayında, bariz bir halde pekiştirildiğini görüyoruz.” dedi.