Eserler ortasında, insanlık tarihinin en eski taş aletleri, çömlekler, takılar, figürinler, Luristan Bronzları olarak bilinen maden baltalar ve çini koleksiyonu da yer alıyor. Fiyatsız hizmet verecek müzede, başta üniversite öğrencileri olmak üzere her yaş kümesinden bireyler, arkeoloji eğitimlerinin verileceği atölyelerden de yararlanabilecek.
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, açılış merasiminde, İstanbul’da 92 müze bulunduğunu, bunlardan 8’inin üniversitelerine ilişkin olduğunu belirterek, “Bugün açtığımız müze yalnızca İstanbul Üniversitesi’nin bir ünitesi değil, hem Türkiye’nin hem de insanlık tarihine yeni ve derin şeyler söyleyen, yüz binlerce yıl bizi geriye götüren malzemeyi barındırmaktadır” dedi.
‘Bu örnek olsun ’
İÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan konuşmasında, “Ben burada yetiştim, burada büyüdüm, bütün akademik mesleğimi burada yaptım. Emekli olmadan evvel de bu müzeyi kurmayı çok istedim. Hatta öteki hocalar ile vitrinleri bile hazırlamıştık lakin tamamlayamadık. Bugün bizden sonraki genç jenerasyonun bu hayalimizi gerçekleştirmiş olduğunu görmek içimizi iftiharla dolduruyor. Bugün ortamızda olmayan hocalarımız da üstten bizi seyrederek memnunluklarını yansıtıyorlardır. Umarım bu koleksiyon ve bu müze burayla hudutlu kalmaz. Türkiye’de bu anlayış daha da yaygınlaşır ve umarım ki İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün açtığı yol Türkiye’de bir örnek olur ve öbür üniversitelerde de bu biçimde koleksiyonlar üreterek çalışmalarını toplumla paylaşma yolunu seçerler” tabirlerini kullandı.
Arkeologların evi
Nitelikli bir arkeoloji eğitiminin temelinin uygulamalı olması ve toplumla paylaşma kavramını benimsemek olduğunu belirten Prof. Dr. Özdoğan şunları söyledi: “Bu müze yalnızca tarihi yapıtların sergilendiği bir yer olarak açılmadı. Bu müze bir üniversite müzesi olarak açıldı. Üniversite müzesi, üniversitelerin yaptıkları çalışmaları topluma yansıtmanın; toplumun orta yüzünü oluşturmanın ve bu çalışmaları yalnızca öğrencilere değil, toplumun her kesitine ulaştırmanın en tesirli yoludur. Burası, dünyadaki bütün arkeologların gelip her vakit her şeyi görebileceği, hiçbir kayıt olmadan öğrencilerin koleksiyonları başka ve her devir çalışabileceği bir müze.”