Meclis Lideri Şentop, AKPM Seçim Müşahede Heyeti’ni TBMM Başkanlık Divanı salonunda kabul etti. Şentop görüşmede, Avrupa’daki PKK şovlarına katılan Alman Üye Andrej Hunko ile İsviçreli Üye Sibel Arslan’ın AKPM Seçim Müşahede Heyeti içerisinde yer almaması konusunda Türkiye’nin tutumunu net bir formda lisana getirdi. Şentop, “AKPM, heyet belirleyebilir ancak Türkiye’ye düşmanca tavır içinde olan kimselere müsaade etmeyiz” dedi.
TBMM Lideri Şentop, heyet kabulünde yaptığı konuşmada; Türkiye’de ilgili kurumların 14 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Devir Milletvekili Genel Seçimleri’nin yurt içinde ve yurt dışında milletlerarası standartlarda huzur ve itimat içerisinde düzenlenmesine yönelik hazırlıkları tamamlanmış durumda olduğunu söyledi. Şentop, “Seçimlerin demokratik, adil ve özgür bir ortamda gerçekleştirilmesi için, başta Yüksek Seçim Heyeti (YSK) Başkanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımız da gerekli düzenlemeleri yapmaktadır” tabirlerini kullandı.
ŞENTOP’TAN ŞEFFAFLIK ÇAĞRISI
Türkiye’nin, hem kurumlar hem de seçmenler prestijiyle seçimlerin demokratik prensiplere uygun ve inanç içinde düzenlenmesi konusunda önemli tecrübeye sahip olunduğunu kaydeden Şentop, tıpkı vakitte seçim müşahedesine de büyük kıymet verildiğini söz etti. Şentop, seçimlerin izlenmesi konusunda her vakit şeffaflık ve milletlerarası iş birliği unsurlarına de ehemmiyet atfedildiğini belirtti. Yapan iş birliğine verilen değer çerçevesinde hem AKPM hem de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) davette bulunulduğunu söz eden Şentop, Türkiye’ye davet edilen gözlemcilerin faaliyetlerini sürdürürken maddelere ve kendi misyon yönergelerine bağlı kalmalarının beklendiğini de vurguladı. Şentop, “Gözlem faaliyetlerinizle ilgili açıklamalarınızın ve hazırlayacağınız raporun objektif ve yapan bir anlayışı yansıtması bizim için kıymetlidir. Fakat bu takdirde bu raporun tesiri olabilir. Türkiye yapan tenkitleri ve tavsiyeleri her vakit dikkate almıştır” değerlendirmesinde bulundu.
‘SEÇİMLERİN ADİL BİR ORTAMDA GERÇEKLEŞEMEYECEĞİNE YÖNELİK AÇIKLAMALARI TALİHSİZLİK OLARAK GÖRÜYORUM’
Şentop, Heyet Lideri Frank Schwabe’ye, Türkiye’deki seçim ortamına ait eleştirel açıklamalarını hatırlatarak, “Ülkemizde gerçekleştirilecek seçimler bağlamında geçtiğimiz günlerde basına verdiğiniz bir demeçte, Türkiye’deki seçimlerin demokratik, adil ve özgür bir ortamda gerçekleşemeyeceği hakkında kaygılarınız bulunduğuna yönelik açıklamalarınızı talihsizlik olarak görüyorum. Bu cins peşin hükümlü açıklamalar, Türkiye’ye yönelik ikili standart içeren anlayışın bir örneği olarak görülebilir. Süreksiz Kurulun Lideri olarak seçim müşahede misyonu gerçekleşmeden evvel benzeri açıklamalardan kaçınılması gerektiğini tabir etmek isterim. Heyetinizden temel beklentimiz, seçim gözlemciliği kurallarının titizlikle objektif halde uygulanması ve hazırlayacağınız raporun objektif ve yapan bir anlayışta olmasıdır. Türkiye’ye özel, Şark’a mahsus bir rapor olmaması gerektiğini tabir ediyoruz” diye konuştu.
Şentop görüşmede ayrıyeten, terör örgütü PKK’nın şovlarına katılan Alman Üye Andrej Hunko ile İsviçreli Üye Sibel Arslan’ın AKPM Seçim Müşahede Heyeti içerisinde yer almaması konusunda Türkiye’nin tutumunu net bir halde lisana getirdi. Şentop Türkiye’nin, terör örgütlerini destekleyen rastgele bir parlamenterin Seçim Müşahede Komitesi’nde yer almaması konusundaki beklentisinin, yazılı olarak da AKPM Türk Kümesi tarafından iletildiğini, lakin Türkiye’nin bu tutumuna karşın isimler konusunda bir adım atılmadığını belirterek, “AKPM, heyet belirleyebilir fakat Türkiye’ye düşmanca tavır içinde olan kimselere müsaade etmeyiz. Bilmenizi isterim ki bilhassa de siyasetçilere yönelik şiddete davet içeren ve demokratik müsamahanın hudutlarının bir oldukça ötesine geçen bu biçim hareketlere müsaade verilmesi ve hatta desteklenmesi, terör örgütlerini ve yandaşlarını teşvik etmektedir” diye konuştu.
Meclis Lideri Şentop Türkiye’nin, Avrupa Kurulu ve AKPM ile münasebetlerinin son vakitlerde giderek olumsuz bir atmosferde geliştiğini de vurguladığı konuşmasında, “Üzülerek müşahede ediyorum ki, özellikle son yıllarda, ülkemize ait hazırlanan raporlar ve yapılan açıklamalar tenkit hudutlarının ötesine geçmektedir. AKPM Kontrol süreci de adeta bir ‘cezalandırma’ aracı olarak kullanılmaya başlanmış ve yapan bir araç olmaktan uzaklaşmıştır” dedi.