Futbolun iki lokomotif kulübü Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta forma giymiş, iki şampiyonluk kupası kaldırmış, ülkemizi yurtdışında temsil edip, ulusal formayla Avrupa Şampiyonası’nda alana çıkmış bir isim Tümer Metin…
Aktif futbol mesleğini noktaladıktan sonra yorumculuk yapan Metin, artık çok farklı bir alanda uzunluk göstermeye hazırlanıyor. Bilardo Max’ta üç bant bilardo ile tanışan ve 10 aydır ıstaka salladığını söyleyen Tümer Metin, yeni heyecanını, neler hedeflediğini MİLLİYET’e anlattı…
Yeşil alanlardan bilardo masasına… Merak eskiye mi dayanıyor pekala?
Yok valla benim 10 aydır elimde ıstaka. Doğal her genç üzere eski devirlerde imkanlar kısıtlıydı. Bu yüzden benim de 13-14 yaş ortasında bilardo ile bir tanışmam var. Lakin bizim meslekle pek bağdaşan bir durumu yok. Burada Semih Usta’yı 8-9 saat o masanın başında gördüm. Kendimi de o saatlere yaklaşırken buluyorum artık. Bir gece düşümde ıstaka ile kendimi gördüm. Karşıt turnikeye çıkıyordum. Sonraki gece bir daha gördüm.
Bu bir işaret sanırım dedim. Bilardo oynamak istediğimi anladım o anda. Nerede oynarım diye araştırmaya başladım. Evvelden her köşe başında bir salon vardı. Lakin gençlerin ilgisi biraz diğer yere kaymış. Bulamadık yer gidecek. Bir arkadaş vasıtasıyla Bilardo Max’ta buldum kendimi. Bir okyanusun içinde buldum kendimi ve hayatım değişti. Salon kültürünü önemsiyorum. Buraya yalnızca bilardo oynamaya değil toplumsallaşmaya, öğrenmeye, paylaşmaya geliyoruz.
Bu devir için bulunmaz bir nimet bunlar. Lakin çok keyifli, diğer bir ufuk açtı bende. Sahiden hayatım değişti. Babamı kaybettim ben. O süreçte bilardo çok yardımcı oldu bana. Sayıya yattığınızda sizden bir talebi var. O da başınızın yalnızca orada olması. Futbolda bana pası atarsın otomatikleşmişimdir artık. Bilardoda da bunu sağlamak için vakte gereksinimim var. Fakat çok keyif alıyorum şu anda.
“EVDE KÖŞE DÖNÜYORUM”
Hayatım değişti dediniz bunu biraz açar mısınız?
Değişti hakikaten. Meskende bile köşe falan dönüyorum. Açıları düşünüyorum. Bir sefer inanılmaz bir terapi. Gençler için şunu söylemek isterim. Futbol için tıpkı şeyi hiç söylemedim. Bilardo evvelce sıkıntı kurallarda farklı bir algıyla oynanıyordu. Çok kızıyorum, üstün muvaffakiyetler yakalamışken hala onu tartışıyor olmaktan.
Bu yüzden bilardo daha düzgün anlatılmalı. Gençler bu salona gelebilirler. Herkesin masa başında eşit olduğu, çok saygılı ve seçkin bir ortam. Kahvehane olayından bahsetmek bile istemiyorum. Bilardo bir spor ve buradaki ortam çok sağlıklı.
“ÜLKEYİ TEMSİL NEDEN OLMASIN”
İlhan Mansız da futbolu bıraktıktan sonra farklı bir branşa geçmişti. Sizi de turnuvalarda, şampiyonalarda daha çok görecek miyiz?
Ben imal gereği yaptığım işi sahiplenirim, öğrenmeye çalışırım. Sporun ruhunu da biliyorum. Biraz vakte gereksinimim var öncelikle. Tahminen 1,5-2 sene sonra uygun bilardo oynayacağım bunu biliyorum. Hayatımdan bu vakti vereceğim bilardoya. Âlâ oynamak, öğrenmek istiyorum. Sonra neden bir ülkeyi temsil olmasın. Bu işin içinde rekabet var. Buraya iki arkadaş olarak gelsen de masa başında rakipsin ve yenmek istiyorsun. Fakat hürmet çerçevesi içinde doğal ki. Bu hürmet da benim içime işlemiş durumda. Ancak dediğim üzere bir temsil yapmak istiyorum. Âlâ bir bilardo oynamak için uğraşıyorum, çalışıyorum. O masa okyanus kadar büyük, bazen de çok küçük kaçamıyorsunuz. Bir matematik var işin içinde. Masanın içine hakim olmak kafayı yoran işler.
Tümer Metin, “Salı günkü turnuvada 32 kişi küme oynayacak. Ben 10 aydır ıstaka tutuyorum. Benim haricimdeki 31 kişinin en berbat bilardoda 15-16 yıl geçmişi var. Benim mesleğimde de 10 aylık biri bana çıkıp ahkam kesecek olursa, ‘15 yıllık birikimi nereye atıyorsun’ diye sorarım. Bu türlü bir ukalalığım yok” dedi.
“FUTBOL İSTEĞİ YA VARDIR, YA YOKTUR”
Gençlere burayı tavsiye ediyorsunuz, pekala futbol?
Gençlere futbolu tavsiye etmiyorum diyemem. Biz de tavsiyeyle olmaz. Yeğenim doğdu, ben o sırada Fenerbahçe’de oynuyordum. Göbek bağının bir modülü Boğaziçi Üniversitesine, bir kesimi Fenerbahçe Tesislerine gömüldü. Ya futbolcu olsun ya da düzgün bir okul okusun diye düşündük. Lakin artık yeğenime bakıyorum onun ne futbolla ne de okulla alakası yok. Müziğe yatkınlığı var. Benim futbolla bağlantım 3 yaşında yün yumaklara vurmakla başlamış. Futbol isteği ya vardır ya yoktur. Bilardoda çok vakit harcayıp, öğrenip, bir yeteneğe sahip olmak lazım. Birinci vakitler topa vuruyorum, Murat hoca ‘bir milim, sağına ya da soluna vur’ diyor. Ben de düşünüyorum, ‘Topun neresine vurdum ki bir milimi hesaplayayım’ diye… Artık sayıya yatarken o bir milimi düşünüyorum. Ustalar topun bin yerine vuruyor. Top ne kadar ki diye düşünebilirsiniz. Lakin bin yeri diğer tepki veriyor.
“BÖYLE BİR REKABET HİÇ GÖRMEDİM”
Futbol ile bilardoyu karşılaştırsak…
Ben bilardo maçının içindeki rekabeti futbolda görmedim. Var natürel ki futbolda da rekabet. Fakat bilardoda bu farklı bir düzey. Burada kendi içlerinde çok düzgün arkadaşlar lakin masada birbirini tanımıyorlar. O rekabeti hakikaten haftalar öncesinden yaşamaya başlıyorlar. Nitekim bilardo hoş bir spor. Neredeyse 50 yaşına geldik. Hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Oynayabildiğim kadar oynamak, o masanın etrafında olmak istiyorum. Dediğim üzere bir vakte gereksinimim var güzel oynamak için. Ancak hayatımdan bu vakti bilardoya vereceğim.
“CEULEMANS’LA OYNAMAK BÜYÜK MİRAS OLACAK”
BilardoMax’in konut sahipliğindeki turnuvanın açılış maçını salı günü efsane Ceulemans ile yapacak olan Metin, “Milli formayı giydim, iki şampiyonluk yaşadım, birçok derbiye çıktım… Ancak bu değişik bir heyecan” dedi.
BilardoMax’in mesken sahipliğinde Handikaplı Üç Bant Bilardo Turnuvası yapılacak. Salı günü de siz açılış maçını efsane Raymond Ceulemans ile yapacaksınız…
Ben artık ‘pazarlık yaptım Ceulemans’tan oburuyla oynamam diye’ dicem lakin latife natürel bu. Benim üzere 10 ay evvel ıstakayı eline almış bir ismin, Ceulemans üzere efsaneyle tıpkı masanın etrafında yürümesi bile büyük bir miras. Futboldan benzetme yapacak olursak, Anadolu’nun bozkırında top oynayan çocuğu alıp Messi ile oynatmak üzere… Kaygımız bize bu imkanı verenleri utandırmamak, biraz eğlenmek ve elimizden gelenin en düzgününü yapmak. Doğal ki heyecanlıyım. Avrupa Şampiyonası’nda oynadım, iki şampiyonluk kupasını kaldırdım, birçok derbiye çıktım… Ancak bu değişik bir heyecan. Birinci kere müsabakaya çıkacağım. Bi de ben şuna inanırım; profesyonel yapılan bir işte 10 bin saat kuralı vardır benim için. Bunu harcamalıyım. Masaya dair, toplara dair fikir edinmeye, öğrenmeye çalışıyorum. Düşünün Semih Saygıner ile Tayfun Taşdemir daha yeni dünya şampiyonu oldular. Ben salona geliyorum, bu muvaffakiyete karşın ne vakit gelsem buradalar. Uzun saatler masanın başında öğrenme isteğiyle çalışıyorlar. Bu teşvik edici bir şey. Bilardoda topa vurmak kolay, ancak oynamak sıkıntı. Yani onların baktığı yerden bakmak gerekiyor.
“TAVLA OYNASAK KAZANMAK İSTERİM”
Turnuvada bir gaye var mı?
Öncelikli amacım eğlenmek. Lakin ortada maç var nasıl olsa kaybedeceğim diye çıkmam, şampiyonluk sayısı atıyorum diye düşünürüm. Tavla oynasak bile kazanmak isterim. Talihe inanmam lakin insanların günleri var. O gün çok yeterli iş çıkarabilirsin, öbür bir gün ne yaparsan olmaz. Bunu para versen yapamazsın ancak. Ceulemans ile birebir masada olmak herkese nasip olmaz. Evvel bunun keyfini çıkarıp, heyecanını yaşamak istiyorum. Şunu da anlatayım. Bilardo Max’a geleli dört gün olmuştu. O periyotta babam hastaydı, lakin merak etti burayı. Geldi, Semih Usta ile fotoğraf çektirdi. O resmi bulduk, tam 10 ay 10 gün olmuş. Ben 11 aydır buraya geliyorum ve Semih Usta’yı turnuvada değilse her vakit burada oluyor. Lakin Semih ile hiçbir vakit masayı paylaşmadık. İstesem oynardı biliyorum, ancak ben de bir şampiyonun ritmini bozmak istemem. Ben idman yaparken atışı gösterdiği natürel ki oldu, lakin birlikte bir maç yapmadım. Bunu yapmamışken, Ceulemans ile tıpkı masaya geleceğim. Bu fırsat insanın bir sefer ayağına gelir. Birinci başta aslında oynamak istemedim. Ceulemans geldiğinde ‘karşıma benim bu adamı mı verdiniz de’ diyebilir. Onun sorumluluğu da var.