Beşiktaş, Spor Toto Muhteşem Lig’in 26’ncı haftasında İstanbulspor’u 3-1’lik skorla mağlup etti. Siyah-beyazlıların 3 puan serisini devam ettirdiği müsabakayı spor müellifleri kaleme aldı.
Milliyet Gazetesi’nin usta kalemlerinden Bilal Meşe, Beşiktaş’ın deneyimli futbolcusunun gösterdiği performans sonrası övgü dolu sözler kullandı. Yıldız oyuncunun ekipte birinci 11’de banko olması gerektiğini savunan Bilal Meşe, çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
İşte Beşiktaş – İstanbulspor maçı sonrası yapılan değerlendirmeler…
KARTAL İZ SÜRÜYOR / BİLAL MEŞE
İstatistiklerle pek işim olmaz, ortada bir göz atarım, hepsi o kadar! Birinci yarıda topla oynama yüzdesi 71’e 29 Beşiktaş lehine… Bu rakamsal gerçeğe takılırsak,Kartal’ın tek kale oynadığı ortaya çıkar, eyvallah. Pekala, ya konum üretimi, sıfır ötesi!
Kuşkusuz böylesi negatif bir tabloda İstanbulspor’un ailecek savunmasına kapanması büyük faktördür, ferdî olarak hiç yadırgamadım, doğaldır. Zira açılsa bir türlü, açılmazsa bir türlü, sonuçta karşısında Beşiktaş üzere bir ekip var.
Biliyoruz ki konuk grup daima kontra toplardan gol arayan bir grup, bu yarıda başarıbildi mi, asla! Eeee o kadar savunmana kapanırsan, bırakın üretmeyi, kaleye gidemezsiniz.
Gelelim Kartal kanadına… Arkadaş, böylesi rakipler karşısında B planınız olacak, demem o ki onlar kapanıyorsa siz açacaksınız, o denli çok pasla tesirli olamazsınız! Yani, teknik kapasitesi yüksek oyuncularla rakibi eksilteceksiniz, daima paslarla açmak zordur. Topu alan, en yakınındakine aktarıyor, rakip alan daraltıyor, aç açabilirsen!
Elinizde bir kozunuz kalıyor, o da duran toplar, hakikaten Cenk Tosun’un başla attığı gol de korner atışından geldi. Ghezzal tekrar ekibe döndü, birinci asistini gerçekleştirirken, iştahlı ve istekliydi, aşikâr ki futbolu özlemiş.
Cenk Tosun’un baş golü ikinci yarıda İstanbulspor’u zarurî olarak ofansif oyuna döndürürken, hem heyecan arttı, hem de oyun kalitesini bir tık üst çıkardı.
Tabii ki rakip açılınca riskler de birlikte geliyor… 50. dakikada Muammer’in skoru eşitleme bahtını direk engelledi!
Tek farkın düşünce yarattığını bilmeyen yok… Hele hele Kartal’ın geçmişteki kazalarına yabancı değiliz. Kartal muhtemel bir puan kaybına set çekmek için baskıyı üst düzeye çıkardı, gerçekten 56’da Cenk Tosun’un asistiyle buluşan Aboubakar yay üzerinde nefis vurdu, top uçatala gönderdi, farkı ikiye çıkardı.
Kronometrelerin 63’ü gösterdiği anda Şenol Güneş’in, Maxim ve Redmond atılımlarını izledik, Salih Uçan ve Ghezal’ı kenara aldı. Salih’i bilmem lakin, Ghezzal’ı alması çok doğaldı, ne olur, ne olmaz, Fenerbahçe derbisi var değil mi?
Arkadaş ikiyi bulmuşsunuz, rakip ofansa dönüş yaptı, şu savunmanızı sağlama alsanıza, yoo ailecek atağa çıkmak da neyin nesi? Rakip, rakiptir, ligde hangi pozisyonda olursa olsun ciddiye alacaksınız yoksa 70’de Lokilo gelir faturayı keser, sizin de elinizi ayağınıza dolaştırır!
Güneş, baktı savunma gedik veriyor, Saiss’i alana sürerken, Kartal farkı ikiye çıkarma ismine yüklendi, hakikaten 89’da Redmond sağdan kesti, Maxim başla vurdu, top yan direkte patladı.
Ve Redmond, bence onbirin bankosu, 90+3’te soluyla falsolu vurdu, farkı ikiye çıkarırken, mümkün bir puan kaybına set çekti. Onur’un asistini de yemeyelim… Evet, Kartal vites yükseltmeye devam ediyor, üçte üç yaparak, firesiz tepe yarışını sürdürüyor, aman nazar değmesin!
GÜÇLÜKTEN ÜÇLÜĞE / ATTİLA GÖKÇE
Düşük profilli bir oyunla başladı maç… Vakit zaman sıkıcı haller aldı. Ortalar boldu da şut yoktu mesela… Baskı vardı. Evet… Konum var mıydı, hayır!
Beşiktaş-İstanbulspor maçının sıkıcı birinci yarısından kelam ediyorum. Mesken sahibi grup çabucak bütün çizgileriyle İstanbulspor yarı alanına yerleşip rakibine baskı uygularken devrenin son dakikalarına kadar çabasının karşılığını alacak bir incelik ve maharet sergileyemedi.
İstanbulspor’un Beşiktaş’a karşı birinci reaksiyonu elbette savunma oldu. Yarı alanlarında alan kapatıp vakti da daraltan bir çabuklukla Beşiktaş’ın ataktaki akıcılığını önlemek istediler. Tam da Fatih Tekke’nin dediği gibi… Kapanıp geçiş fırsatları yakalamayı beklediler. Birkaç atak yaptılar lakin faal değillerdi.
Beşiktaş, İstanbulspor’un hesaplarını bozmak için dizilişte taşları oynattı yerinden… Sol bekte, evvelki maçlarda da faal bir portre çizen Masuaku, top Beşiktaş’a geçtiğinde çizgiden içeri kayıp yerini Gedson Fernandes’e bıraktı. Sol önde oynayan Cenk de Aboubakar’ı ikileyip çift santrfor sunumuna geçti. Yeniden de orta alanda eksik kalan bir kurgu vardı.
Hadziahmetovic’in savunma önünde ‘dalgakıran’ rolünü taşıyıp, taşıyamayacağı da merak konusu oldu.
Oyunun bir de Ghezzal boyutu var. Haftalardır tedavi sürecinde kalan, ‘döndü’ diye beklenirken tekrar doktora koşan Ghezzal 63 dakikalık bir ısınma tipiyle futbolseverleri selamladı. Az da olsa tesirli oldu. Birinci yarının sonuna hakikat Beşiktaş altıncı korneri Ghezzal’la kullanıyordu. Cezayirli soluyla bilinen klasik ortalarından birini yaptı, Cenk de bekliyordu esasen. Savunmacıların ortasından yükselip golünü atıverdi. Badirenin sonu… Gol geciktikçe gerginleşen Beşiktaş soyunma odasına sevinçle gidip sevinçle döndü. Bu ortada sağ kanatta alıştığımız Ghezzal-Rosier beraberliğinden sonra tıpkı verimliliği Ghezzal-Onur formatıyla da görebileceğimizi düşündüm.
Cenk’in golü anlaşılan o ki Aboubakar’ın da iştahını açıyor. İki golcünün birlikte gol attığı maçlara alışıyoruz.. Kaptan bir gol de ortağına attırmak istedi asist diyebileceğimiz bir pas verdi. Kamerunlu durur mu? Sağıyla 25 metreden çok hoş bir vuruş yaparak Jensen’i avladı.
Sonrasında İstanbulsp
orlu Lokilo’nun da misal biçimde attığı golü gördük… İstanbulspor’un da iştahı açılmıştı… Tribünlerdeki taraftarların tedirginliği artarken konut sahibi oyuncular da gerilmeye, telaşlanmaya başladılar.
Şenol Güneş’in 63’de Maxim’le Redmond’u oyuna sürmesi Beşiktaş’ın durumlarını zenginleştirirken İstanbulspor’un da tehlikeli kontralarına yol açtı. Dertli maç zevkle (ve ıstırapla) se yredilen oyuna dönmüştü. Redmond’un 90+3’deki harikulade falsolu atışla imzaladığı gol, Kartal’ı uçurmaya yetti. Şenol Hoca bu uçuşun menzilini uzatmak istiyor ancak işi çok sıkıntı. Neyse ki “ulusal maç” tatili var.